DİĞER
"Oidipus’un yani oğulun trajedisi aynı zamanda babanın trajedisi olarak da okunamaz mı? Oidipus’un trajedisi belki de gerçekte Laios’un trajedisidir. Oğul babanın günahını ödemektedir. Zira bir trajedi kahramanı olarak kaderine hiçbir dahli yoktur."
Üç ayrı kuşağın ve altı şairin gözünden kalıp kırıcı bir şiir yolculuğu: Afro-Amerikalı şairlerin ırkçı toplum düzenine karşı geliştirdikleri kalıp kırıcı ve özgürleştirici şiir geleneği, dize dize verilen bir mücadele…
"Afro-Amerikan şiirinin kanonun dışında konumlanmasında Langston Hughes’un öncü bir rol oynadığını söylemek herhalde yanlış olmaz. Hughes kendinden sonra gelen tüm Afro-Amerikan yazarları derinden etkileyen bir dönüşümün gerçekleşmesini sağladı: Ten rengini inkâr etmeden, siyahlıktan yola çıkarak kaleme aldı şiirlerini."
"Her ne kadar en ünlü şiirlerini 1940 ve 1950’li yıllarda kaleme almış ve Afro-Amerikan şiirinin ilk dönemi ile ikinci dönemi arasında bir köprü oluştursa da, Brooks’un 1990’ların sonuna kadar uzanan edebi üretiminde bütün isyanların, mücadelelerin, hak taleplerinin izine rastlamak mümkün."
"Ama şiir de tehlikelidir. Çünkü şiirin hakikate, duyguya erişmenin, onu bedenin içinden küremenin başlıca yollarından biri olduğunu savunur Lorde. Şiir tehlikelidir çünkü aslında hakikat tehlikelidir. Çünkü hakikat iktidara karşı mücadele edenlerin gücünün kaynağıdır bir bakıma."
“Baraka’nın 1972 sonrasındaki şiirinde gerçekler ısırıyordu adeta. Sadece beyazlar, siyasetçiler, kapitalistler, peygamberler almıyordu nasibini; Siyahları dua etmeyi bırakıp harekete geçmeye teşvik ediyor, ateşi de tokat gibi çarpan dizeleriyle fitillemenin yolunu arıyordu sanki.”
"Yurttaş’ı özel kılan da bu. Siyah bir yazardan Beyazların toplumunda Siyah olarak yaşama deneyimini, aslında herkesin yıllardır konuştuğu, tartıştığı, yorumladığı, insanları isyan ettiren, sokaklara döktüren bir gerçeği dupduru bir sarahatle dile getirmesi. Beyazları utandırma davetiyesini neredeyse geri çevirerek toplumsal yaraların hâlâ ne denli açık ve derin olduğunu gözler önüne sermesi."
"Trump’ın başkanlığı son bulsa da Trump şov devam edecek gibi görünüyor. Trump ve komplekslerinden arındırdığı bütün ırkçılar, aşırı sağcılar, bağnazlar, silah sevdalıları; Trump ve bütün katiller, politika sahnesinden kolay kolay çekilmeyecekler. Afro-Amerikan şiirinin nefesi de enselerinde olacak."
Karşı Sanat, Görülmüştür Kolektifi ve Redfotoğraf Grubu’nun hazırladığı ‘Özgürlüğün Sesi’ adlı proje sergisine ev sahipliği yapıyor. Türkiye’deki en kritik mevzulardan biri olan ‘hapsedilmeyi’ ve ‘özgürlüksüzlüğü’ ele alan sergi, 50 tutuklunun ‘özgürlük’ temalı metinleriyle 50 fotoğrafçının işlerini bir araya getirip özgürlüğe dair metinsel ve görsel bir konuşma yaratıyor. Ayrıca Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Ebru Timtik gibi isimler de bu konuşmaya dahil ediliyor. “Dışarısı ve içerisi arasındaki politik sürekliliği göstermeyi” amaçlayan sergi üzerine, serginin küratörü Ezgi Bakçay’la içerisi, dışarısı, özgürlük, kapatılma, hak mücadelesi, estetik ve politikaya dair konuştuk.
"Birol Ünel’in halinde ‘punch’a hakkını veren ‘punk’lık, bir poz ve tarz olarak çivili deri ceket giymek değil, çivili ceketin ta kendisi olmaktır: Hırpani bir kahverengi kumaş ceketin görünmez çivileridir. Kırılan şişelerden kesilen ellerin kanının yüze sürülmesi ve o kanlı yüzle sahneye çıkılmasıdır. ‘Skinhead’lere kafa atmaktır. Sabah uyanınca içilen bira ve sigaradır. Perişan cazibedir."
Nobel Komitesi’nin iki üyesi, Peter Handke’ye ödül vermeden önce Bosna’daki savaş suçlarıyla ilgili tavrı hakkında yazılan iki farklı kitabı referans almış. Her iki kitap da doksanlı yıllarda ortaya atılan inkârcı tezlere dayanıyor
Homo sapiens sapiens’ten beri insanın düzenleme ve idare etme kapasitesindeki uygarlık seviyesini devlet ile sınırlı tutan bir anlatı ‘görmezden gelmenin tarihi’ olarak da okunabilir
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.